“YARIN YOKTUR.”
Iraklı bir hocamızla deprem üzerine sohbet ederken “Yarın yoktur. Ben 15 yıldır yarın yoktur düşüncesiyle yaşıyorum ve bunun hayatıma katkısı çok oldu. Depremden sonra da pek çok kimsenin yarını olmadı. Biz çok tul-i emel içindeyiz.” dedi.
Tefekkür edilesi bir cümle: “Yarın yoktur.”
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem: “Bu dünyada bir garip veya yolcu gibi ol.” buyurmuş ve dünyanın istikrar bulunan bir ikamet yurdu ve daimi bir sevinç diyarı olmadığını vurgulamıştı. Ashabından İbn Ömer radıyallahu anh da: “Akşama erdin mi sabahı bekleme, sabaha erdin mi akşamı bekleme.” derdi.
Alimler bu sözü iki şekilde şerh ediyorlar:
-
“Akşamın işini ‘yarın yaparım’ diye sabaha bırakma, sabahın işini de ‘nasılsa yaparım’ diye akşama bırakma, yap ve bitir.”
-
Akşama erdin mi sabahı bekleme çünkü sabah olmadan ölebilirsin. Sabaha erdin mi de akşamı bekleme çünkü akşam olmadan ölebilirsin.
*
Sonra yaparım dersin hasta olur aciz düşebilirsin, sonra veririm dersin fakirlikle sınanır infak edemeyebilirsin, sonra kendime çeki düzen veririm dersin ölüm gelir, amel imkanın kesilir.
Efendimizin buyurduğu gibi yiyip tükettiğimiz, giyip eskittiğimiz veya sadaka verip bâki bıraktığımızdan başka elimizde ne kalır?
Öyleyse hayatı tehir etmeyelim.
Yaşanacak gün bugündür. Alınacak kararların, verilecek tesellilerin, sarılacak yaraların, tadılacak sevinçlerin, yapılacak ibadetlerin, Allah yolunda sarf edilecek imkanların, alınacak derslerin, okunacak kitapların günü bugündür.
Yarın çok geç olabilir.