neva çeviri , öncü şahsiyetler ,

Sevgili Kız Kardeşim Sukeyne'ye... (Çeviri)

Kulliyetu Neva Kulliyetu Neva Dec 19, 2021 · 8 dakika okuma süresi kişi tarafından kere görüntülendi.
Sevgili Kız Kardeşim Sukeyne'ye... (Çeviri)
Paylaş

Muhaddis şeyh el-Elbâni’nin âlime kızı Sukeyne Hanım 2019 yılında elli yaşlarında iken kanserden vefat etti. Allah rahmet eylesin.

Yol arkadaşı, kız kardeşi de onun hayatını ve ahlâkını anlatan bir yazı kaleme almış. Özellikle ilmî yönü ve ilmini ahlâkına yansıtmasıyla öne çıkan bu şahsiyeti tanımak; kendi muhitinin sınırlarıyla ve alışkanlıklarıyla düşünen hanımlar olarak ufkumuzu genişletmeye vesile olur inşaAllah.

Kız kardeşi Hassâne’nin onun vefatı akabinde yayımladığı yazının tercümesini sizlere sunuyoruz:

SEVGİLİ KIZ KARDEŞİM SUKEYNE’YE…

Muhaddis el-Elbâni’nin kızı fâkihe, sevgili kızkardeşim Sukeyne’ye… Allah ona da, babasına da rahmet etsin.

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla,

Allah’a hamdolsun. Bizler yalnız O’na hamdeder ve O’ndan yardım dileriz. Allah kime hidayet verirse onu saptıracak yoktur, kimi de saptırırsa ona hidayet verecek yoktur.

Ben şehadet ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur. O tektir, ortağı yoktur. Muhammed de O’nun kulu ve Rasûlüdür.

•Allah-u Teâlâ buyurmuştur ki:

“Şu dünya hayatı aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir.” (Âl-i İmran Sûresi, 185)

“Oysa iman eden ve Rablerine güvenen kimseler için, Allah katındakiler hem daha hayırlı, hem de daha kalıcıdır.” (Şûrâ Sûresi, 36)

•Şüphe yok ki kalp üzülür, göz ağlar ve bizler senin firâkınla mahzunuz ey benim canım, kıymetli, asil kız kardeşim.

• Hangi şeyden söz edeceğim? Onun firakıyla içimde oluşan büyük kederden mi?

Kalpteki acısı öyle büyük ki derinliğini Allah’tan başka kimse bilmez!

Bütün insanlar kız kardeşlerini severler; ancak Sukeyne’nin bendeki yeri bambaşka idi.

• Sukeyne… Aramızdaki yaş farkına rağmen benim ikizim gibiydi.

Sanki ruhumdan bir parça idi.

Ömrümde yoldaşım, yolumda en candan arkadaşım idi.

Ne zaman Hassâne anılsa, Sukeyne de beraberinde anılırdı.

Bizim hayatımızda Tâhâ Suresi’nin sanki şu ayetleri tecelli ediyordu:

“Rabbim!.. Ailemden kardeşim Harun’u bana yardımcı kıl, onunla gücümü pekiştir ve onu görevimde bana ortak kıl ki Seni çokça tesbih edelim ve daha çok analım. Şüphe yok ki, Sen bizi hakkıyla görmektesin.” (Tâhâ Sûresi, 29-35)

Biz gördüğümüz çeşitli imtihanlar, fitneler ve söylentilerde birbirimizle yardımlaşarak, birbirimize yol göstererek bunlardan uzak duruyorduk.

Bilmeden kimseye zarar vermeyelim diye birbirimizle istişare ederdik.

“Sünnet”le dirilelim diye birbirimizin yükünü alırdık.

“Sünnet” üzere kalabilmek için birbirimizi uyarırdık.

“Sünnet” üzere ölebilmek için birbirimizi sebata teşvik ederdik.

Rahmetli babamızın davetini sürdüren en hayırlı selef olabilmek, tefrite düşmemek ve sünnete sımsıkı sarılarak ölebilmek için birbirimize nasihat ederdik.

• Sukeyne… Babası ona fıkıh icazeti vermişti.

Ona nadiren fıkhî bir soru sorduğumuzda ise âlimler gibi cevap verirdi.

Buna rağmen insanlardan gizlenir, kendini açığa vurmazdı, mütevazi idi.

Nefsini küçük görür ve derdi ki: “Siz benim hakkımda yanılıyorsunuz, ben ne âlimim, ne de başka bir şey”

Bu hasletinin aynısı diğer sevgili kızkardeşim Enise’de de var. Rabbim onu bizim için korusun ve muhafaza etsin.

• Sukeyne… Yakın zamanda benzeri nadir bulunabilecek, seçkin, çok özel bir kitap olan “Babama Sordum” kitabı yayımlanmıştı.

Çok sürmeden de sevgili babamıza kavuştu. Allah her ikisini de Firdevs cennetinde buluştursun.

• Sukeyne… Annemize karşı çok sâlih bir evlattı, annem nereye otursa, o da oraya otururdu.

Hatta masasını, kitaplarını annem nerede oturuyorsa oraya taşırdı.

Evleninceye kadar annemle beraber uyudu ve annem uyurken sağlığından emin olmak için nefes alıp almadığını eliyle kontrol ederdi.

Sevgili annemiz öldükten yaklaşık beş ay sonra da işte ona kavuştu. Rabbim her ikisini de Firdevs cennetinde buluştursun.

• Sukeyne… İnsanlara farkına varmadan eziyet veririm endişesi ile onlardan kaçardı. Buna rağmen onu görenlerin ilgi odağı olur, ona hayranlık ve beğeniyle bakarlardı.

• Sukeyne… Tüm hayatı boyunca, hastalanıp vefat edinceye kadar bir çocuk masumiyeti ve nezaketi içindeydi.

• Sukeyne… Rahmetli babamın vefatı akabinde bütün kardeşleri ve yeğenleri için bir başvuru kaynağı idi. Rabbim onu babasıyla Firdevs cennetinde kavuştursun.

• Sukeyne… En şiddetli acılarla imtihan edildi.

Hastalığı boyunca ona refakat ettim, kendisinden oldukça az bir inleme hariç hiçbir şey duymadım.

Sanki onu duyan kimse basit bir hastalıktan muzdarip sanabilirdi. Ama aslen hastalığı çok acı vericiydi.

Rabbimden bu dayanma gücüne karşı onu şehitlik sevabı ile rızıklandırmasını diliyorum.

Bir gün bile kadere öfkeyle yönelip şikayet etmedi. Aksine günahlarından ve Rabbine karşı kusurlarından ötürü sürekli nefsini kınardı.

• Sukeyne… Bütün ayrıntılarına varıncaya kadar sünnetle amel etme hususunda oldukça gayretliydi.

Öyle ki delil neredeyse onu alır ve ona teşvik ederdi.

Misvakı da daima elinde ve hastalık günlerinde de yanında idi.

Misvakı çok sevdiğini bildiğimden hayatının son demlerinde de ona ben misvak yapıyordum.

Binlerce olmasa da yüzlerce kişi Harem-i Şerif Mekke’de onun namazına iştirak etti.

Allah onun defnini de sünnete uygun olarak kolaylaştırdı. Toprağın altına intikal etmiş olsa dahi sünnet üzere olmuş oldu.

• Sukeyne… O ve ben –Allah’ın lütfu ile- bazı kimselerin bize çok ısrar etmesine rağmen hiçbir sosyal medya hesabımız olmaması için birbirimizle anlaşmıştık.

Allah bize ona karşılık “Müdevvene” olarak isimlendirdiğimiz tertemiz, duru alanı bahşetti.

Sukeyne’nin kendisine ait sitesi “Tamâmu’l Minne” dir. (تمام المنّة)

• Sukeyne… Eşine itaatkardı. Kıymetli eşinin ona sunduğu ve tartışmaya müsait olabilecek meselelerde cevap vermeden onu kabul eder ve “O böyle istiyor” der ve bir cümle daha ilave etmezdi.

Eşinin derslerini canlı olarak internet üzerinden dinleyebilmek ve kaçırmamak için pek çok işini bırakırdı.

Eşinden razı olarak vefat etti. Onun dininin kuvvetine, rivayetlere tâbi oluşuna, kendisine karşı güzel ahlak ve muamelesine şahitlik ederek…

Eşi ondan, o da eşinden razı idi.

• Sukeyne… Kabir azabından gerçekten çok korkardı! Sebat edemeyeceğine dair de korku içindeydi.

Cenazesi yıkandıktan sonra yüzü bir gelinin yüzü gibiydi. Tıpkı çocukluğundaki gibi utangaç, o masum gülümsemesiyle…

• Sukeyne… Boş ve faydasız şeyler dinlemeye yarım saat dahi tahammül edemezdi.

Buna karşın saatlerce şer’i ilim öğrenmek ve dinlemek için oturur ve hiç sıkılmazdı!

• Sukeyne… Kendi kendine fihristini koyduğu, rakamlandırdığı defterlerini, kitaplarını, çalışma masasını terk etti.

Bunların hepsi ona hayat yolculuğunda bir teselli idi.

Bize ise o kitapları onsuz her gördüğümüzde canlanacak bir hasret, elem ve ıstırap kaldı.

• Sukeyne… Çok namaz kılar, çok oruç tutardı ve Kur’an hâfızıydı.

Bu yüzden Allah’a, ona bir taç takması, Kur’an ve orucun ona şefaatçi olması için yakarıyorum.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:

“Oruç ve Kur’an kıyamet gününde kula şefaat edeceklerdir. (O gün) Oruç der ki: ‘Ey Rabbim! Ben onu gündüzleri yemekten ve şehvetlerinden alıkoydum. Onun için beni onun hakkında şefaatçi kıl.’ Kur’an da şöyle der: ‘Ben onu geceleri uykusuz bıraktım. Beni de onun hakkında şefaatçi kıl.’”

(Rahmetli babamız bu hadisin sahih olduğunu Mişkâtu’l Mesâbih’de beyan etti, 1963)

• Sukeyne… Benim için hem bir hayat, hem de hayatın içinde bir nefes idi.

Derslerimizi onunla beraber yapar, beraber dinlerdik.

Yazılarımızı beraber yazardık.

Yememiz, içmemiz hep beraberdi.

Kur’an’ı birbimize okur, kıraatleri birbirimize arz ederdik.

Bazı şer’i kitapları okumak bir program çizelgemiz vardı, fakat onun hastalığı sebebiyle durakladı.

Hastalığının şiddetli zamanlarında bile acılarına bir parça ferahlık olsun diye bana; “Bir kitap getir de okuyalım, haydi Kur’an kıraatlerimizi tekrar edelim!” derdi.

Bilmiyorum ki hayatımın detaylarını onunla paylaşmadan ne zamana kadar yaşayabilirim.

Zira Allah onu vefat ettirinceye kadar hayatımız boyunca hiç ayrılmamıştık.

Sukeyne…

Sukeyne…

Benim canımı, Sukeyne’yi kim sevmezdi ki?!

• Sukeyne… Sünnete bağlılığı, ahlâkı ve fıkhî yönüyle bize Âişe radıyallahu anhâ’yı hatırlatırdı.

Sanki o bu asrın sahabisi idi.

• Sukeyne… Firdevs cennetinde olduğundan emin oluncaya kadar hayatımın geri kalanı için bir sükut olacak.

Allah ona sabrının, hayatın pek çok zevkinden mahrum kalışının ve sessiz ızdıraplarının karşılığını versin.

• Sukeyne…. Nice salih insan onu ardından medhetti.

Allah Rasûlü aleyhissalatu vesselam şöyle buyurdu:

“Kendisinden hayırla sözettiğiniz kimseye cennet vacip oldu, kendisinden kötülükle sözettiğiniz kimseye de cehennem vacip oldu. Sizler Allah’ın yeryüzündeki şahidlerisiniz! Sizler Allah’ın yeryüzündeki şahidlerisiniz! Sizler Allah’ın yeryüzündeki şahidlerisiniz!” (Buhari, Müslim)

Rahmetli babam el-Elbâni de “Cenaze Ahkâmı” adlı kitabında şöyle söylemiş ve bu hadisi zikretmişti: “Ölen kişinin sâdık müslümanlardan bir grup ile salih ve ilim sahibi komşularından onu tanıyan en az iki kişi tarafından hayrla yâd edilmesinden ötürü cennet ona vacip olur.”

• Sukeyne… Benim onu ve ondan önceki sevdiklerimi (babamı, annemi, erkek kardeşim Abdülmusavvir’i) kaybetmekteki tek tesellim ve yaralarıma merhem olan şey onların bizi ecelleriyle geçtiği gibi, bizim de onları bir gün takip edeceğimiz düşüncesidir.

Yine salat ve selam üzerine olsun Nebi’nin şu sözüdür: “Sizden biriniz herhangi bir musîbete uğradığında, benim vefâtım sebebiyle başlarına gelen musîbeti düşünerek tesellî bulsun, zira o musibetlerin en büyüğüdür.”

Asla ölmeyecek ve daima diri olan Allah’tan kızkardeşim için Firdevs cennetini diliyorum. Allah onun kabrini cennet bahçelerinden bir bahçe eylesin, hastalığına ve hayatın zorluklarına karşı gösterdiği sabrın ecrini hesap gününde en güzel şekilde versin. Onu Nebiler, sıddıklar, şehitler ve salihlerin arasına katsın; onlar ne güzel arkadaştır.

Bize de onun firâkından ötürü sabır versin, onun ünsiyetinden mahrum kaldığımız için oluşan yalnızlığımızı gidersin, kalplerimizin yangınını kar ve soğuk su ile serinletsin.

Onun hayatımdaki ve kalbimdeki yerini doldurabilecek kimse yok.

Her halimize hamdolsun.

Allah’ım Sukeyne’yi bağışla, hidayet verdiğin kimseler arasında onun derecesini yükselt, geride kalanlar içinden onun yerini hayırla doldur.

Bizi de, onu da affeyle ey Alemlerin Rabbi, kabrini genişlet ve aydınlat.

Rabbimiz üzerimize sabır yağdır ve bizim Müslüman olarak canımızı al.

Salat ve selam Nebimiz Muhammed’e ve ailesine olsun.

Bu yazı kendisine zor gelmesine rağmen Sukeyne’ye iyilik ve hayırlı bir yâd olması için kız kardeşi Hassâne tarafından yazılmıştır.

Hassâne binti Muhammed Nâsıruddin el-Elbâni

5 Rebîu’l-âhir 1441 / 2 Aralık 2019

_________________________________________________________________

| Çeviri: Neva Muallimelerinden Betül Altındiş - Feyza Altındiş

Kulliyetu Neva
Kulliyetu Neva
Takip et: