muallime , ramazan ,

Ramazan'da Kur'an'la Alakamızı Artırmak İçin Ne Yapabiliriz (2)

Kulliyetu Neva Kulliyetu Neva Mar 21, 2022 · 3 dakika okuma süresi kişi tarafından kere görüntülendi.
Ramazan'da Kur'an'la Alakamızı Artırmak İçin Ne Yapabiliriz (2)
Paylaş

Ramazan’da Kur’an’la Alakamızı Artırmak İçin Neler Yapabiliriz (2)

Kur’an’a yaklaşım ve ondan istifade edebilmek kişinin bu yola rağbeti ile çok alakalı. Bunu tıpkı güzel bir sahil kenarına gelmiş de denizin güzelliği ve ihtişamı karşısında ne yapacağını düşünen dört çeşit insanın haline benzetebiliriz.

a) Birinci gruptakiler denizin uzaktan güzelliğine öyle hayran kalırlar ki, kenarda oturup izlemeyi en büyük mutluluk sayarlar. Onların ne sahile inip kumlara basmak gibi, ne bir parça olsun ayaklarını suya girdirmek gibi bir istekleri vardır. İzlemeyi “yegâne mutluluk” olarak gördükleri için bir adım öteye geçmenin tadına kolay kolay ikna olmazlar, bu onlara zahmetli bir uğraş olarak da gelir.

İşte onlar Kur’an’ı yüzünden okumakla mutluluk duyan kimselere benzerler. İzleyici olmanın tüketen grubuna dahil iseler bir süre sonra bu seyir onları sıkmaya, monoton gelmeye başlayacaktır. Ama Yaratanın kudretini görüp de seyreden muhlis bir izleyici iseler, niyetleri oranında amelleri onları bir sonraki aşamaya taşıyabilir, ecirleri de Allah’a aittir.

b) İkinci gruptakilere gelirsek, onlar uzaktan izlemekle tatmin olamayanlar, yaklaşanlar, denizin görkemi karşısında kendilerini kumların üzerinde bulanlardır. Dalgalar peş peşe geldikçe gönülleri şâd olur ama hırçın bir dalga gelse ürkerek kaçarlar, avuçlarını suya girdirdikleri yerde irili, ufaklı parlak güzel taşlar görünür, sonra alışarak dizlerine kadar biraz biraz suya giriverirler ama bir öteye gitmek için ehliyetleri yoktur, zira yüzmeyi bilmezler. Aslında biraz emek verseler olabilecek bir çabaya girmek gözlerini korkutur. Bu kadar mutluluk ve deniz istifadesi de onlar için yeterlidir. Topladıkları göz alıcı birkaç taş ve deniz kabuğu da onlara kâfi gelmiştir. Onları yanlarına alır ve denizin güzelliğini onlar üzerinden anlatmaya koyulurlar.

Bu grup Kur’an’ı yüzüne okumaya, meal okumasını da ekleyenlere benzerler. Denizin ne olduğuna dair hissiyatları görme duyusunun ötesine geçmiştir, dokunarak, içine biraz olsun girerek tat alma melekelerini harekete geçirmişlerdir. Sûreleri tanımaya, içeriklerine vakıf olmaya başlamışlardır. Ancak zevkli bir çabanın başlangıcı ile yetinirler.

c) Üçüncü gruptakiler, yüzmeyi bilenlerdir. Onlar zahmet çekerek, emek vererek aldıkları yüzme eğitiminin neticesinde denize açılmayı başarmışlardır. Ayakları yerden kesilip, kulaç attıkça denizi kucaklıyor gibi bir özgürlük duygusunun mutluluğu sarar içlerini, başlarını suya daldırdıkça bambaşka bir âlemin güzelliğiyle dilleri tutulmaya başlar. Sahilden uzaklaştıkça güzellik artmaktadır sanki onlar için. Bir yanda gökyüzüyle başbaşa kalmak gibi bir mutlulukla coşarlar, diğer yanda ayaklarının altında derinlemesine uzanan bir âlemin keşfedilmeyi bekleyen binbir esrarına şaşırırlar… Bazen rengarenk bir grup balık sürüsü geçer ayaklarının altından, bazen dalgaların üstünde şen şakrak dolaşan martılarla dost olurlar.

Onlar, Kur’an’ın indiği mübarek lisan Arapça’yla dost olmuş, zengin kelime dünyasına girmiş, edebi tasvirindeki incelikleri, belagatindeki güzellikleri tatmaya başlamış, Kur’an’ın tefsiriyle ve anlaşılmasına yardımcı olan diğer ilimlerle tanışmış olanlardır. Artık meal okumaya hacet duymadan yüzüne okurken Kur’an’ı anlarlar, her bir durağında hayretle durup şaşırırlar, zevkini daha nasıl artıracaklarının tefekkürüne dalarlar. Ama onlar için bir ileriye geçme imkanı da varken, edindikleri ile yetinip tembellik ederlerse, ilmin afeti olan unutmak, az bir şeyle şöhrete kapılmak tehlikelerine maruz kalmaları kaçınılmazdır.

d) Dördünce grup ise dalgıçlardır. Onlar deniz sevgilerini ispat etmiş, en çok yorulmuş, en çok ter dökmüş, çeşitli antrenmanlarla, ekipmanlarla haftalarca, aylarca, yıllarca bu seviyeye gelebilmek için çaba sarf etmişlerdir. Denize içlerine çekercesine bir muhabbetle bakarlar, hiçbir sığlık onları tatmin etmez. Kimselerin nüfuz edemeyeceği derinliklere inmekten hazzederler. Onlar derine daldıkça kimsenin çıkaramadığı inciler çıkarırlar.

Bunlar Kur’an’ı anlamaya en çok emek dökenler gibidirler. Gecelerini gündüzlerine katarlar, bir ayet grubu, bazen bir kelime üzerinde saatlerce çalışarak, Rablerinin muradını anlamaya çabalarlar.

Onlar asırlardır hep var olagelmiş, bazen dönemlerinde değerleri bilinmeyen kutlu bir azınlıktır. Bize cilt cilt tefsir eserleri ulaşmış ulemamızın hepsi Kur’an’ın dalgıcı oldukları için bize böyle bir miras bırakabilmişlerdir. Onlar yâdı silinmeyen, üzerine eklenebilir bir güzellik bırakmışlardır bize. Haklarını vererek çıkardıkları incilerin değerini olsun bilip, okuyabilmek ve onların yolundan gidebilmek nasip olsun inşaAllah hepimize…

Bu dört grubun hiçbirinin niyetini, amelini, Hak katındaki yerini sorgulamaksızın sadece Kur’an üzerindeki gayretin aşamalı bir seyir takip ettiğini bir teşbih üzerinden ifade etmek istedik. Rabbimiz her aşamayı ihlasla, tefekkürle deryanın kadrini bilmeye yönelik geçebilmeyi nasip etsin.

| Kulliyetu Neva

Kulliyetu Neva
Kulliyetu Neva
Takip et: