Biz toplumlarının göz bebeği, en büyük nimetleri ve göz aydınlıkları olan peygamberlerini, ağaç kavuğunda öldüren nefret dolu, kıskanç, ödlek, ancak kale arkasından vuran, gerçeği saptıran, Allah’a karşı laubali, yaşamaya tapan, aşağılık bir topluluktan, mantaliteden bahsettiğimizi unutuyoruz bazen.
Yeni doğan bebekleri parça parça ederek (قتّل) kılıçtan geçirip katliam yapan (ذبّح) Firavun’u, bugünkü kadar ciddiye alıp tanıyamamış olabiliriz. Bunca vahşet ve zorbalığa karşı annesinin denize bırakmak zorunda kaldığı ama neticede iman ve mücadele, celâl ve kararlılıkla, firavunun sarayında, haberi olmadan askeri, idari, iktisadi, içtimai şartlara hakim bir Mûsa yetişti…
Doğru safta, yan çizmeden, bahaneler üretmeden istikamet ve istikrarla, mustazafların tarafında, kesinkes imanla, halimizi ıslah edip sabredersek yeni bir sayfanın açıldığını ve açılacağını görmemiz zor ve uzak olmayacak.