Kulliyetu Neva
YOLDAKİ MÜHENDİS
Yazar: Abdullah Galib Bergusi, Ekin Yayınevi, 200 sayfa.
\ إن لم أستطع أن أدعم المقاومة بالسلاح فقلمي و حبري سلاح في سبيلها
“Eğer direnişe silahla destek olamazsam; kalemim ve mürekkebim direniş ve mukâvemet yolunda silahımdır.”
5 Mart 2003’de üç yaşındaki hasta kızı ile arabada giderken İsrail tarafından tutuklanan ve halen hapiste olan Abdullah Galib Bergusi’ye kızının büyüdükten sonra yazdığı “Babacığım, sen kimsin?” sorulu mektubu üzerine yaşadıklarını anlattığı gerçek bir hayat hikayesi.
Kitap, oldukça akıcı ve samimi bir üslupla kaleme alınmış, çevirisi de güzel. Filistin davasının Filistinliler nazarında ne ifade ettiğini sahada yaşayan, tecrübe aktarımında bulunan bir mücahidin kaleminden okumak, nazari pek çok bilgiye bedel oluyor. Davasına sadık bir Müslümanın dört duvar arasında esir de olsa Allah onun sesini duyurmak istediğinde buna kimsenin mâni olamayacağını, Allah’ın, kendi dinine yardım edenlerin yardımcısı olduğunu bir kez daha kavrıyorsunuz.
Kitabı herkesin okumasını tavsiye ederken Bergusi’nin hayat hikayesinde dikkat çeken birkaç hususa değineceğiz sadece.
İlki, Filistin davasının gönlüne düşmesinden sonra hedefine kilitlenerek kendisini sürekli farklı konularda yetiştirmeye çalışması ve bu yoldaki iradesi. Mesela bedenen güçlü olması gerektiğine inanarak dövüş sanatlarını öğrenmesi, sürekli egzersizler ile kendisini dinç tutması, keskin nişancılık ve silah eğitimi alması, bunları tamamladıktan sonra da esas hobisi olan elektronik ve mekanik alanında ilerlemesi. Bilgisayarlara hakimiyeti de hem internet üzerinden eğitim imkanlarını değerlendirerek farklı dilleri öğrenmesine hem de patlayıcı maddelerin ve bombaların hazırlanışını kavramasını sağlıyor. Tüm bunlar siyonistlere verebileceği zararın hesabını yaparken kendisine çok fayda sağlayan ilgi alanları oluyor. Bir Müslümanın hobileri ile davasına nasıl hizmet edebileceğine dair somut ve güzel bir örneklik.
İkinci husus ise uzmanı olduğu bu pek çok alanda kendisini ilerletirken edindiği mal varlığını davası yolunda harcamaktan çekinmeyişi. Filistin’in farklı şehirlerinde Kassam tugayları için hem gizliliği sağlamak hem de plan proje yapmak üzere evler kiralaması, istişhad eylemlerinde kullanılmak üzere mühimmat, araba, patlayıcı madde, silah gibi yüksek maliyet gerektiren malların tedariki hususunda binlerce dolar yatırım yapması. Bazen sırf patlayıcı maddeleri denemek için satın aldığı cep telefonları, araçlar ve elektronik eşyalar. Tüm bunlar insana, bu kadar yüksek maliyetli harcama yapabilmenin ancak bir dava bilinciyle olacağını düşündürüyor. Ayrıca Filistin uğruna bu harcamaları yaparken ailesini de ihmal etmeyerek onlara maddi bir birikim ayırması da dikkat çeken bir başka güzel husus.
Üçüncü ve en önemli noktalardan biri ise, tüm bu uğraşları esnasında namaz ve ibadetlerini hiçbir şekilde ihmal etmemesi. Okurken satır aralarında canlı bir akidevi şuur görüyorsunuz; Allah ve Rasulü için sevmek ve de kızmak yaptığı eylemlerin temelini oluşturuyor. Zaten gücünü sağlam bir akide ve ibadet şuurundan almayan hiçbir dava uzun soluklu olamaz.
Hâsılı kelam kendi hayatlarımızı ve onların hayatlarını düşünmek, Filistin davasını içerden anlayabilmek için okunmalı.
100 Soruda Kudüs / Zekeriya Kurşun, Ali İhsan Aydın