Bu akşam itibariyle 13 Rebîu’l-evvel 1446’ya girdik. Salat ve selam olsun Rasulullah efendimizin ayda üç gün oruç tutulmasını tavsiye ettiği dolunaylı parlak günler (eyyam-ı biyd) yarın itibariyle başlıyor. (Pazartesi-Salı-Çarşamba)
Sözlükte, “bahar, bahar yağmuru, bolluk ve bereket” gibi manalar taşıyan Rebîu’l-evvel ayı, Peygamberimizin hem doğduğu hem Medine’ye hicret ettiği hem de vefat ettiği günü bağrında taşıyor. Bu ay, aynı zamanda ilk Cuma namazının kılındığı ve Mescid-i Nebevi’nin inşasının da başladığı ay olarak anılıyor.
Tarihin akışını değiştiren bir doğum, takvimde başlangıç günü yapılan bir hicret ve mübarek bir bedenin vefatı ile son bulmayan bir risalet…
Nebi aleyhisselam’ı sevmek, Onu bu ayda anmakla beraber anlamayı, mesajını hayata taşımayı, “Anam babam sana feda olsun ya Rasûlallah” diyen sahabiler gibi sünnet-i seniyyeyi yaşam tarzımıza öncelemeyi gerektirir. Allah’ın sevdiği, bağışlanmayı hak eden kullar, O’nun Peygamberine tâbi olan kullardır.
De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.” (Âl-i İmran, 31)
“Hayatın da mematın da ne güzel ya Rasûlallah” diyen Ebubekir radıyallahu anh gibi Peygamberimize sadakatimizi sözümüzle, özümüzle ortaya koyabilmek duasıyla…