*
اِنَّ هٰذِه۪ٓ اُمَّتُكُمْ اُمَّةً وَاحِدَةًۘ وَاَنَا۬ رَبُّكُمْ فَاعْبُدُونِ
Allah teâlâ Kitabında şöyle buyurmuştur: “Muhakkak, işte bu sizin ümmetiniz, tek bir ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim; o halde (ancak ve yalnız) bana kulluk edin.” (Enbiya, 92)
Ümmetçe zor zamanlardan geçtiğimiz bu günlerde, bu ayet-i kerime bizlere Allah’a kulluk ile ümmet şuurunun ayrılmaz bir bütün olduğunu yeniden hatırlatıyor. Bugün Gazze, Sudan, Suriye, Doğu Türkistan; dün Bosna, Çeçenistan, Afganistan, Irak ve daha nice zulme uğramış belde; imanımızı ispat için sınanacağımızı, Allah’ın sünnetinin değişmeyeceğini ve Allah’ın her dönem kulları içinden şahitler ve şehitler çıkaracağını gösteriyor. Bu minvalde Allah’ın dinine yardım için seçtiği kimselerden olmak, şüphe ve şehvetleri def etmek, insanlığa model bir ümmet olmak için Müslümanlar olarak faydalı ilim ve salih amele sarılmamız ve her türden cihadı hayatlarımızın ayrılmaz bir parçası hâline getirmemiz gerekiyor.
Bizler Kulliyetu Neva ekibi olarak Suriye savaşının başladığı zamanlardan az önce, 2010 yılında Şam’dan dönmüş ve o zaman ikinci vatanımızdan birinci vatanımıza geçmiş gibi hissetmiştik. Camileri, medreseleri, çarşılarıyla İstanbul’dan bir parça gibi olan Şam ile bizi sınırların ayıramayacağını, oradaki kardeşlerimizin bize kendi memleketimizdeki kardeşlerimiz kadar yakın olduğunu anlamıştık. Suyundan içip, ekmeğinden yemiş, Golan tepelerini aşıp, Filistin’e gitmeyi hayal etmiştik. İç içe geçmiş bu coğrafyadaki sınırların bizi ne büyük bir kaynaşma, zenginlik, çeşitlilik ve akıştan mahrum ettiğini müşahede etmiştik. Aynı dili konuşmanın, aynı duaları etmenin, aynı kaynak ve şahsiyetleri izlemenin, hak ve batıl mücadelesinde aynı tarafı tutmanın bizi birleştirdiğini bilfiil görmüştük.
Tüm bunlar bize düşmanların çizdiği sınırları aşarak Müslüman coğrafya ile bağlarımızı sürekli diri tutmamız gerektiği şuurunu kazandırdı. Biz, kardeşlerimizle iletişimize vesile olan Arapçayı, Kur’an’ın dilini, ana dilimizi, yani müminlerin annelerinin dilini, Allah’a ve dinine yardım etmek, parça parça edilmeye çalışılan ümmetimizi bir araya getirmek için vesile olarak gördük. Zira mümin ve mazlum kardeşlerimize yardım edebilmek, kaybolan izzetli günlerimize yeniden dönebilmek ve her yönden parlak bir nesil inşa edebilmek için İslam’ın kavramlarını muhafaza eden Arapçanın ve bu dille nazil olan Kur’an’ın mütemadiyen bizleri yoğurması ve eğitmesi gerekir. Bizler de tüm bu ana unsurlardan hareketle tevhid, nübüvvet, ahiret, iman, ilim, tezkiye gibi İslam’ın sabit ve değişmez ilkelerini canlı tutmak, öğretmek ve yeniden bir ihya sürecine vesile olmak isteyerek mütevazice bu yola koyulduk.
Allah Teala’nın “Mümin erkek ve kadınlar birbirinin velisidir.” ayeti mucibince, mümin olarak kadın erkek kim mümin olarak salih bir amel işlerse Allah’ın ona güzel bir hayat yaşatacağına inanarak, ümmetin artık kaybedecek vakti olmadığı bu zamanda, gafletten, tembellikten, acizlikten Allah’a sığınarak kendimizin ve çevremizin vaktini hayırlı amellere yönlendirmeye çalıştık ve çalışıyoruz.
Kur’an’ın, Arap, Türk, Acem demeden her Müslümanda gerçekleştirmeye çalıştığı iman, yakîn, itminan, teslimiyet, cihat, salih amel gibi kavramların ortaklığı, bizi kendi ülkemiz kadar, kendi ülkemiz dışında, aynı yolda aynı değerlerin peşinde koşan isimlerle bir araya getirdi. Böylece hem yalnız olmadığımızı hem de ne kadar büyük bir ümmete ait olduğumuzu anlamış olduk.
Bu gün buradaki buluşmamız da sınırları ve zamanları aşan, peygamberlerin gönderildiği ana gayemizi yeniden hatırlamak ve hatırlatmak için bizlere güzel bir vesile oldu. Bizleri Türkiye’den, Ahmed hocamızı Suudi Arabistan’dan, daha önce misafir ettiğimiz İyad hocamızı Ürdün’den ve Hüseyin Abdurrazık hocamızı Mısır’dan bir araya getiren, işte bu tevhid ve bu uğurda gücümüz yettiğince cihat etmek, muhkemlere sarılarak, tefrikaya düşmemek için gayret etmektir. Allah’ın din olarak bizden razı olduğu İslam ve tevhid inancı, ilk günden beri nasıl, ırk, dil, kabile, renk farklılıklarını aşarak tüm müminleri yüce bir gayede bir araya getirdi ise bugün de her bir metrekaredeki Müslümanı bir araya getirmeye muktedirdir.
Bize düşen bu sağlam kulpa tutunmak, şeytan ve avanelerinin bölme, parçalama ve küçülterek yok etme siyasetlerine kanmamak ve peygamberimizin iman, ahlak ve davetteki yoluna uyarak, ferasetle hareket etmektir. Bizler ancak bu şekilde fert ve ümmet olarak bizi üzen, çaresiz hle getiren ve elimizi kolumuzu bağlayan fikri ve askeri savaşlara karşı galibiyet kazabiliriz. Hiç şüphesiz asıl galip olan Allah’tır, Allah’ın taraftarları da hep galip gelmiştir ve galip gelecektir.
Kulliyetu Neva da Allah’ın davasının galip gelmesinde kendince bir nefer olmak için 2010’dan bu yana Arapça ve İslami İlimler üzerine dersler vererek, bilinç inşa eden okuma grupları oluşturarak, Kur’an’ı kalbinde taşıyan hafızlar yetiştirmeye gayret ederek ardında hayırlı bir nesil bırakma kaygısı ile çalışmalarına devam etmektedir. Hem kitap hem de Ahmet Yasin’in ifadesiyle asıl olarak nesil telif etmeye çalışmaktadır.
27 Aralık 2023
Pusula 1.Merhale Bitiş Programı