neva kitap tahlili ,

Nefis Tezkiyesi / İbn-ul Kayyım el-Cevziyye

Kulliyetu Neva Kulliyetu Neva Mar 25, 2022 · 8 dakika okuma süresi kişi tarafından kere görüntülendi.
Nefis Tezkiyesi / İbn-ul Kayyım el-Cevziyye
Paylaş

🌿

بسم الله الرحمن الرحيم

NEFİS TEZKİYESİ (TIBBÜ’L KULÛB)

İbn-ul Kayyım el-Cevziyye

Tercüme: Osman Arpaçukurcu, Mehmet Ali Kara, Alim Yücer

Karınca Yayınları, Beyazıt/ İstanbul, Kasım 2003, 272 Sayfa, 11 Bölüm

 ***

İbn’ul Kayyım el-Cevziyye’nin bu değerli eserinin konusu kalp hastalıkları ve tedavi yöntemleridir. Kalbin öneminden, türlerinden, hastalığından, hastalığına yol açan unsurlardan, tedavi yöntemlerinden ve temizliğinden bahsedilmektedir. Kitabın muhtevasından da anlaşılacağı üzere kalp öyle bir öneme sahiptir ki yaşadıkları ve tesiri altında kaldıkları bütün bedende ortaya çıkar. Çünkü kalp insanın merkezidir. O iyi olduğunda bütün beden iyi olur, kötü olduğunda bütün beden de kötü olur.¹ Nitekim Rasulullah’ın (sav) hadisi şeriflerinde buyurduğu gibi: *“Dikkat edin! Bedende bir et parçası vardır ki, o iyi olduğunda bütün beden iyi olur, o kötü olduğunda bütün beden kötü olur. Dikkat edin bu et parçası kalptir.” (Buhari, 52: Müslim, 1599)* ²

Yani kalplerimiz zannettiğimiz gibi birtakım duygulara sahip olan bir organdan ibaret değildir. Bilakis sağlıklı bir kalp kendisiyle doğruyu yanlıştan, hakkı batıldan, İslam’ı İslamî olmayan her türlü olgudan ayırabildiğimiz ve böylece Allah’ın kalplerimize yerleştirdiği hidayet nuruyla yolumuzu bulabildiğimiz büyük bir öneme sahiptir.

Ancak hastalanmış bir kalp taşıyan kişi durumunun farkında olmayabilir. Bundan dolayı kişide kalp sağlığı bilincinin oluşması son derece önem arz eder.¹ Tam bu noktada İbn’ul Kayyım’ın değerli bilgilerinden istifade etmeli ve kitabını incelemeliyiz. Yüce Allah’ın kalplere bir nur gönüllere bir şifa olmak üzere indirdiği vahyini daha iyi anlayabilmek ve yaşamak ümidiyle kalplerin şifa ve hastalık yollarını anlatan bu değerli eserin içeriğine göz atmakta fayda var.

Alim İbn’ul Kayyim nefislerin terbiye ve tezkiyesinin yalnızca sağlam bir kalp üzerinden mümkün olacağını belirtmiş kalbi hasta eden ve hatta onun ölümüne sebep olan unsurları ve tedavi yollarını vurgulayıcı bir üslup ve güzel bir anlatımla açıklamıştır. Bunu yaparken konuları sınıflandırarak Kur’an ve Sünnet ışığında örnekler vererek okuyucunun kalbe ilişkin prensipleri kolayca anlamasını sağlamıştır.

İbn’ul Kayyım kalbi; selim, ölü ve hasta kalp olmak üzere üç ana bölümde incelemiştir. Sağlıklı yani selim kalp, kıyamet günü sahibini kurtaran içinde hiçbir şirk unsuru barındırmayan, kulluğun yalnızca Allah’a has kılındığı diri, huzurlu, yumuşak, dikkatli ve uyanık bir kalptir. Ölü kalp, selim kalbin zıddı olmakla birlikte kendinde hayat belirtisi olmayan, Rabbini tanımayan ve O’na ibadet etmeyen ölmüş bir kalptir. Zevk ve tutkularının peşinden giden Allah’tan başkasına ibadet eden katı ve ölü bir kalptir. Hasta kalp ise, yaşayan fakat hastalık taşıyan kalptir. İki unsurundan hangisi baskın çıkarsa onun çağrısını kabul eder. Ya kendisini Allah’a Rasulüne ve Ahiret yurduna çağıran ya da kendisini geçici dünya hayatına çağıran davetçinin çağrısını kabul eder. Ya iyileşir ve selim bir kalbe kavuşur ya da hastalığı ilerler ve ölür.³

Durum bu kadar ciddiyken, yani seçimlerimiz bizi ebedi mutluluğa ya da ebedi bedbahtlığa sürüklerken kalplerimizi canlı tutmak için izlememiz gereken adımlara dikkat etmeli değil miyiz? Selim bir kalbe sahip olmak için çaba sarf etmeli değil miyiz? Bunun için elbette kalbin sağlığını bozan davranışları bilmek ve öğrenmek gerekir.

Alim İbn’ul Kayyım’ın kalp sağlığını bozan davranışları birkaç maddede açıkladığını görebiliriz:

1-İnsanlar arasına fazla karışmak, 2-Olması veya olmaması yönündeki istekler, 3-Allah’tan başkasının yardımına fazlasıyla güvenmek, 4-Doyuncaya kadar yemek. 5-Çok uyumak. 6-Fuzûlî bakmalar ve 7-Faydasız konuşmalar.⁴

Nefislerin terbiye ve tezkiyesinde izlenmesi gereken ilk adım belki de sayılan bu maddelerden uzak durmaya çalışmaktır. Kalp hastalığımızı tedavi edebilmek için nefsin bir takım istek ve arzularından vazgeçmek ve şeytanın vesveselerinden Allah’a sığınmak gerekir. Peki bir mü’min Allah’ın yardımıyla bunu gerçekleştirebilmek için ne yapmalıdır? Elbette Allah’ın ipine sımsıkı sarılmalıdır.  Kitapta da belirtildiği gibi Kur’an kalplere şifadır. Şeytanın kalbe attığı vesveseleri, din dışı istek ve tutkuları yok eder. Manevi hastalıklara ilaçtır. Yani Kur’an kalbin ilacıdır. Kalbin hidayet, bilgi ve hayır kaynağıdır. Ancak Kur’an ilacının yararlı ve etkili olabilmesi için kalbin manevî sıkıntı ve hastalıklardan boşaltılması gerekir.⁵ Peki bunu başaran kimseler yani sağlam bir kalbe sahip olanların özellikleri nelerdir diye sorulacak olursa işte onlar kalbi kin ve nefretten korumak ve düşmanların kendisine güven duymasını sağlamak için kötülüğe iyilikle karşılık verenlerdir. Ve böylece Allah katında büyük saygınlık kazanırlar ve onun rızasını /hoşnutluğunu elde ederler. Ancak bu mertebeye ulaşmanın sabırla mümkün olacağını belirtiyor el-Cevziyye. Ve devamında iki yol ile düşmanı def etmek gerektiğinden bahsediyor: 1. İstiaze / sığınma duası ile (İnsan ve Cin şeytanlarından Allah’a sığınmak) ve 2. Sabır ile (cahillerden yüz çevirip kötülükleri iyilikle defetmek).⁶

Yüce Allah’ın buyurduğu gibi: *“Doğrusu şeytanın, inananlar ve yanlız Rablerine güveneneler üzerinde bir nüfuzu yoktur. O’nun nüfuzu sadece, O’nu dost edinenler ve Allah’a ortak koşanlar üzerindedir.” (Nahl 99-100)* ⁷

Bunlar Allah’ın izniyle kulu şeytandan koruyan unsurlardır. Peki şeytanın adımlarını takip eden kimsenin kalbi nasıl hastalanır? Allah (cc) Kur’an’da nefsi, ‘huzura ermiş’, ‘kötülüğe çağıran’ ve ‘paylayan’ olmak üzere üç vasıfla tanıtır. Huzura ermiş nefis Allah’la sükun bulup, rahatlayan, O’nun zikriyle huzur bulan, O’na yönelip bağlanan ve O’na kavuşmayı özleyen nefistir. Kötülüğe çağıran nefis huzura kavuşmuş nefsin zıddı ise sahibini kötülüklere çağıran nefistir. Bu nefsin sahibi, çağırdığı şeylerde ona boyun eğer ve itaat ederse onu her çeşit kötülüğün ve çirkinliğin içine sürer. Kendini paylayan nefis ise istikrarsız ve kararsızlığından dolayı bir şeyi yapar ve sonra yaptığından pişman olup kendini hesaba çeken nefistir. İbn’ul Kayyım’ın belirttiği üzere kendini hesaba çekerek ve kötü arzularına karşı koyarak kötülüğe çağıran nefis sebebiyle hastalanan kalp tekrar sağlığına kavuşmuş olur.⁸ Ancak şeytanın tehlikesi nefis tehlikesinden büyüktür ve şeytanın yaklaşma yolları 3 türlüdür: 1-İsraf ve aşırıcılık, 2-Gaflet (Allah’ı zikretmek ve anmaktan uzak olmak) ve 3-Kendisini ilgilendirmeyen şeylerle uğraşmak.⁹ Vesveseler kalbe geldiğinde kalp onu ya kabul eder, siyah bir nokta oluşur ve kararıncaya kadar bu devam eder ya da kalp onu reddeder, beyaz bir nokta oluşur ve vesveseler ona artık zarar veremez. Kararan kalp artık iyiliği kötülükten, hakkı batıldan ve sünneti bidatten ayıramaz hale gelir. Nefsi arzu ve isteklerin peşinden giderek helake sürüklenir. Temiz kalp ise iman nuruyla aydınlanan ve parıldayan beyaz bir kalptir ve vesveseleri geri çevirdiği için kalbin hastalanması da önlenmiş olur.¹⁰

Günahların kalp üzerindeki etkilerine gelince, bu kişinin; 1-Allah’a saygı duyma hissini azaltır. Kalpleri perdelenir ve insanlar tarafından hafife alınıp alay edilir hale gelir. 2-Kalbi korku ve yalnızlık hissine kapılır. En büyük sığınak olan Allah’a itaatten uzak olan günahkar kimse daima tedirgin ve endişelidir. Allah’a itaat edenlerin bulduğu güven ve huzuru bulamaz. 3-Kalp sağlığını bozar ve onu hasta eder. Kalbin hastalıkları nefsin arzu ve istekleriyse ilacı da bunlara aykırı davranıp nefsi tedavi etmektir. 4-Kalbin basiretini köreltir, nurunu söndürür, ilim yolunu kapatır ve doğru yolu bulmasını engeller.¹¹

Günahların kalp üzerindeki etkileri tüm bedene tesir edip onu Rabbinden uzaklaştırıyorken ve kalbin yavaş yavaş ölümüne sebep oluyorken kalbin dirilişi ve tekrar hayata kavuşması nasıl mümkündür? El-Cevziyye kalbin dirilişinin onun hayat ve nur sahibi olmasına bağlıyor. Bunun ise her iyiliğin temel kaynağı olduğunu belirtiyor. Yüce Allah’ın buyurduğu gibi: “Ölü iken kendisini dirilttiğimiz ve insanlar içinde yürümesi için kendisine bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, karanlıklarda kalıp oradan bir çıkış bulamayanın durumu gibi midir?” (Enam 6/122). Sağlam, uyanık ve canlı bir kalp iyiliği tanır ve kötülükten nefret eder çünkü yaşama arzusu güçlendikçe haya, iffet, cesaret, sabır gibi erdemli davranışları da güçlenir. Vahiy yaşam için vazgeçilmez su ve aydınlatan ışık gibidir. Vahiyden şüphe duyan kalpler ise selin üzerindeki köpükler gibidir. *“Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman Allah’a ve Rasulüne icabet edin. Ve bilin ki, muhakkak Allah, kişi ile kalbi arasına girer…” (Enfal 24)* ¹²

Kalp hakkı tanıyıp anladığı zaman gazap edilmekten kurtulup büyük bir nimete ve mutluluğa kavuşmuş olur. Hastalanıp iyileşebilen, manen canlı ya da ölü olan bu kalp yine ancak imani ilaçlarla tedavi edilebilir. Bu ise Allah’ın başarılı kılmasıyla mümkündür. Hiç şüphe yok ki Kur’an kalp hastalıklarının gerçek tedavisidir.¹³ Kalbin tezkiyesi ise ancak temizlikten sonra olur. Kalp tevbeyle günahlardan kurtulunca kötülüklerinden arınmış ve iradesini hayra yöneltmiş olur. Temizlenmeden kalbin gelişip güçlenmesine imkan yoktur. Tezkiye ise gözü haramdan sakınıp ırzı korumakla mümkündür.¹⁴ Gerçek hayat Allah’ın ve Rasulünün çağırdığı ilim ve imandadır. İlim ve iman olmayan kalpte ise hayat yoktur, bu kalp ölüdür. Kalbin olgunluğa kavuşması için 2 güç gerekmektedir. Bunlar ilim ve anlama gücü, irade ve sevgi gücüdür. Kişi bunları kendi yararına kullandığında kalbi olgunlaşır, amelleri düzelir ve mutluluğa kavuşur.¹⁵ Ne güzel yazmış İbn’ul Kayyım ve ne güzel yönlendirmiş kalbini tedavi edip güzelleştirmek isteyen mü’minleri.

Kısaca değerlendirip özet şeklinde sunmaya çalıştığım İbn’ul Kayyim el-Cevziyye’nin bu değerli eserini gören gözler, işiten kulaklar ve hisseden kalplere sahip olan ve böylece Rabbine kavuşmayı ümit eden tüm kardeşlerimize içtenlikle tavsiye ederim. Bizi iman nuruyla aydınlatan Rabbimize en güzel şekilde hamd eder ve kalplerimizi İslam üzere sebat ettirmesini dilerim. Rasulullah’a ailesine ve ashabına salat ve selam olsun. Yardım istenen ve kendine güvenilen yalnızca Allah’tır. Selam ve dua ile…

* Bu değerlendirme Neva talibelerinden Fatma Nur Tekintaş tarafından yapılmıştır.

-——————————————————————–

¹  Giriş Bölümü, S. 14-15; ² Birinci Bölüm, S. 42; ³ Birinci Bölüm, S. 42-47; İkinci Bölüm, S.62; Beşinci Bölüm, S.131-132; Beşinci Bölüm, S. 139-140; Beşinci Bölüm, S. 141; Dördüncü Bölüm, S. 97-101; Beşinci Bölüm, S. 151-152; ¹⁰ Altıncı Bölüm, S. 155-156; ¹¹ Altıncı Bölüm S. 159-166; ¹² Altıncı Bölüm S. 169-174; ¹³ Sekizinci Bölüm, 186-187; ¹⁴ Onuncu Bölüm, S. 223-228; ¹⁵ Yedinci Bölüm, S.177

Kulliyetu Neva
Kulliyetu Neva
Takip et: