Demokratik Bir Hak mı?

İsmet Özel: “Kadınların örtünmesi demokratik bir hak değildir. Ya nedir? Tesettür hem erkekler, hem de kadınlar bakımından İslâm dinine mahsus bir vecibedir.” demiş tâ 1997’de.

Allah’ın başörtüsü emrinin kulların değer sistemine göre bir hak olarak takdim edilmesi, Müslümanların yıllarca ezik bir psikoloji içinde kendilerine lütufta (?) bulunmuş sisteme neredeyse teşekkür eder hale gelmesi artık üzüntü bile duyulmayan bir durum. “Demokrasi, özgürlük, insan hakları” üçlüsü muhafazakar cenahın diline öyle yapıştı, öyle kanıksandı ki, her türlü sapık ve sapkın ideoloji ve fikir de bu kutsal (!) üçlü sayesinde meşru görülebilir, anlaşılabilir, masaya oturulabilir oldu.

Şimdilerde Allah’ın nehyettiği çok çirkin bir fiilin her platformda alenen ve gitgide tazyikini artırarak çığırtkanlığını yapanlar, ahlaksız fillerinin “bireysel özgürlük, demokratik bir hak” olduğunu zihinlerimize her türlü araçla kazımaya çalışıyorlar.

Kafirlerin her sene farklı bir surette nesli ve ekini ifsad etme girişimlerinde aslında garipsenecek birşey yok Kur’an talebeleri için, zira şeytan aldığı ahdi yerine getiriyor neticede: “Mutlaka onları saptırıp, asılsız kuruntulara daldıracağım; onlara buyuracağım, davarların kulaklarını yaracaklar; onlara buyuracağım, Allah’ın yarattığını bozacaklar.” (Nisa, 119)

Peki ya, artık meselelere oldukça “yumuşak, liberal, demokrat, özgürlükçü, sinirleri alınmış, tepkisizleştirilmiş” olarak bakan insanlarımıza, muhafazakar anne babaların elinde hiçbir “mefkure”si olmadan yetişen, oraya buraya savrulan gençlerimize ne demeli, ne yapmalı?

Hassas telimize ve kutsallarımıza dokundukları için, duyarlılığımızı yitirmediğimizi gösteren sloganlarımız, boykot çabalarımız, eylemlerimiz olsa da, korkarız ki yakında bu fotoğraftaki gibi tablolar gitgide artacak: “Ne olur ki herkes inancının gereğini yapsın! Lgbt’li birisiyle, “örtülü” birisi kol kola birbirlerinin haklarını savunmak için meydanlara insinler, okullarda gençler, binalarda komşular birbirlerinin garipsemedikleri sapkın eylemlerine şahit olsunlar, eğitim sistemi de buna bilinçli bilinçsiz çanak tutsun, hükümetler kanun çıkarsın, propaganda araçları ile de bunlar normalleştirilsin!”

Unutmayalım ki Lut (as)’ın hanımının helak edilmesinin sebebi zalim kavme destek olması ve müminlerle aynı safta olmaması idi. İşte biz de bazen suskunluğumuz, bilgisizliğimiz, tarafgirliğimizle, bazen de tarafsızlık ve eylemsizliğimizle muhakkak bir seçim yapıyoruz. Onların “demokrasi, özgürlük, insan hakları” söylemlerinin etkisi altında saf şuurumuzu kaybediyoruz.

O halde onlar üzerimizdeki baskılarını artırırken, biz de izzeti Allah’ın katında aramalı, O’nun indirdiği hükümlerin kullar için en adil, en başarıya götürecek hükümler olduğunu nefislerimizde bir zorlanma olmadan kabul etmeli, “Allah’ın ihlaslı kullarına şeytanın planlarının işlemeyeceği” vaadinin emniyeti altında safımızı, duruşumuzu net bir şekilde belli ederek, inancımızı her türlü şirk ve ideolojik bulanıklıktan arındırarak ıslah edenlere katılmak durumundayız.

#nevamuallime