neva kitap tahlili ,

Anlatılmaz Okunur Bir Kitap: ÎNÂS

Kulliyetu Neva Kulliyetu Neva Sep 22, 2024 · 3 dakika okuma süresi kişi tarafından kere görüntülendi.
Anlatılmaz Okunur Bir Kitap: ÎNÂS
Paylaş

ANLATILMAZ OKUNUR BİR KİTAP: ÎNÂS ve GEÇ KALMIŞ BİR YAZI

Aslında bu, yazılması geç kalmış bir yazı… Belki söze nereden başlayacağını bilememekten, belki de tam başlıktaki gibi bir kitap olmasından kaynaklı devamlı ertelediğim bir iş oldu. Hatta ilk okurlarından biri olduğumu ve bir günde okuduğumu düşünürsek yaklaşık altı-yedi aylık bir gecikmemiz mevcut. Fakat ne zaman “Înas” la alakalı bir şey duysam veyahut kitaplığımda görsem “Artık planladığım bu yazıyı yazıp insanlara bu güzel kitabı duyurmalıyım” diye düşündüm hep… Velhasıl bu erteleme hâli beni üzse de “كل تأخير فيه خير” (Her gecikmede bir hayır vardır) sözüne sığınarak artık vaktinin geldiğini ve hazır olduğumu hissediyorum.

Öncelikle yazarımız –benim de kendisini rol model olarak gördüğüm- İyad hocamızın mesleğine de atıfla söylemek istiyorum ki kuraklaşan ve pul pul dökülen gönüllerimize bir eczâ gibi sunmuş eserini. Modernleşen ve globalleşip “koca bir köy” haline gelen dünyada birçok değerimiz zaten yandı bitti kül oldu ve ayaklar altına alındı uzun yıllardır. Fakat bu geniş zaman zarfında daha önce çok daha fazla sahip olduğumuz ve yeni yeni kaybettiğimiz bir şey var ki; samimiyetimiz ve hissiyatımız. İş artık bunlara gelip dayandıktan sonra artık gerçek manadaki yozlaşmalarla da yüzleşmeye başladık. Ve Rasulullah’ın (sav) bizi sakındırdığı hastalık kalpleri ele geçirdi; vehn… Buna ister “dünyevileşme” deyin, ister “dünya sevgisi” isterse de “ölüm korkusu”. Bizi çıkardığı kapı tektir ki o da “ahiretsiz” bir yaşam biçimi benimsemek. Bu tarz bir hayat biçiminin amellerimizi nasıl etkileyeceği geniş ve biraz da aşina olduğumuz bir konu, bu yüzden ben kalplerimiz üzerindeki etkisine değinmek istiyorum. Allayıp pullamaya ya da uzun uzun izah etmeye gerek yok, “ahiretsiz” yaşamak kalbi hüzünlerin, umutsuzlukların, şüphelerin, şehvetlerin içine gark edip içindeki hayat suyunu çekip alan ve onu kurumuş toprak gibi bırakan ama bu raddeye gelene kadar da hissedilmeyen bir maraz gibi. O yüzden bu kitap gönle hitap eden cümleleriyle kuraklaşan bu hastalıklı araziyi sulayan bir saka gibi olmasının yanı sıra olay örgüsünde ve karakterlerinde hatta diyaloglarında kendimizden bir şeyler bulmamızla devâ gibi gelen bir kitap…

Kitaba kocaman bir aile hikâyesi okuyarak başlıyorsunuz. Anne-baba ve çocuklarının birbirleri arasındaki ilişkiye şahit olurken diğer yandan kendi ailevi bağlarınızı gözden geçirmekten kendinizi alamıyorsunuz. Yine karakterlerin attıkları adımlar anlatılırken kendi ayaklarınızın gittiği yönü inceliyor, onlar yalpaladıkça “Evet, ben de böyle düşmüştüm” diyorsunuz. Bu kocaman ailenin hikayesi sizi birçok yönden kuşatıp sarsa ve sizi doyursa da en sonunda onun sahnesi geliyor; Înâs… Ondan sonra anlıyorsunuz ki bu büyük ailenin hikyesi bu küçük kız olmadan çok eksik kalırmış. Aslında hepimizin hayatı için böyle değil midir? Büyük nimetlere sahip olsak da ömrümüz boyunca küçük bir “Înâs” la tamamlandığımızı hissederiz. Aynı babasının hayatta bulmak istediklerini her manada onunla bulup yaşadığı duygusal boşluğu doldurması gibi… (Bu isim sevgi, ünsiyet, şefkat, samimiyet manalarına gelir.)

Bu gibi çok anlamlar yüklü olan kitabımız aslında başlarda bahsettiğimiz gibi “dünyevileşme”nin bizi nerelere götürebileceğini, “ahiretli” bir yaşamın ise bizi nerelere çıkarabileceğini konu alıyor. Fakat yazılan satırların altında gizli olan manalarla bir duygudan öbürüne sürüklendiğinize ve kitabı elinizden bırakamadığınıza şahit oluyorsunuz.  Aynı zamanda yazarın da bu işi kalbini ortaya koyarak yaptığını hissedebiliyorsunuz. Açıkçası bu, benim için çok önemli çünkü sadece ders versin, bir şeyler öğretsin diye yazılmış, didaktikliğin haddinden fazla ön plana çıktığı roman-hikye tarzı eserleri okumakta zorluk çekerim. Ama bu kitap için “islamî” dersler veren roman ve hikayelerin de okuyucuya edebi zevk verebileceğinin ispatı olmuş diyebilirim. Yani istenince Allah’ın yardımıyla İslam için sanat çok güzel bir şekilde icra edilebilir.

Tabii bu güzel projeye yüreğini koyarak işini yapan sadece İyad hocamız değil. Çevirisinden tutun son okumasına, mizanpajından tutun kapak tasarımına kadar ne kadar özenli bir işin ortaya konulduğuna şahitlik edebiliyorsunuz. Bu, yazılan esere verilen bir değer olduğu kadar aynı zamanda okuyucuya da verilen bir kıymettir. Bu noktada emeği geçen bütün herkesten Yüce Rabbimizin razı olmasını diliyorum. Bilhassa da özverili tercümelerinden ötürü kıymetli hocalarıma hem kendi adıma hem de ümmet-i Muhammed’in gençleri adına teşekkürü borç bilirim. Çünkü bizler susamıştık, onlar ise bizlere bir pınar açtılar. Allah onları korusun ve ilimlerinden nice vesilelerle faydalanabilmeyi bizlere nasip eylesin.

 Yazan-Değerlendiren: Huri Özel (Kulliyetu Neva Mezunlarından)

Kulliyetu Neva
Kulliyetu Neva
Takip et: